Olmuyor, çoğu insan gibi ben de sevemiyorum sonbaharı. Ağaçların yapraklarını döküp çırılçıplak kaldığı, çiçeklerin boyunlarını büküp solduğu, gökyüzünün güneşini yitirip içine kapandığı, kapkara bulutların gururluca boy gösterdiği, hüzünlü yağmurların şehirleri esir aldığı, yıldızların bir süreliğine gökyüzünden silindiği, her şeyin donuklaştığı, yazın tüm neşesinin bitip canlılığın kalmadığı bir mevsim, sonbahar…
Her şeyin canlılığını yitirdiği bir mevsimi insan zaten nasıl sevebilir ki?
Hırçın dalgaları kayalara sertçe vurduran bu mevsimdir.
Yağmurlara özgürlüğünü verip sağanak sağanak yağdıran bu mevsimdir.
Doğanın tüm neşesini kaçırıp, onları sessizliğe boğan yalnızlığa terk eden bu mevsimdir.
Bu mevsimdir insanlara asık suratlılık yükleyen, onları kimsesizleştiren.
İnsanların yüreklerinden süzülen karmakarışık duyguların sahibidir bu mevsim.
Yalnızlığın, sessizliğin, kayıtsızlığın mevsimidir sonbahar.
İşte, böyledir sonbahar sevilmez, sevdirtmez de kendini. Ah ettirir insanları. Tüm canlılığını alır cansızlığa iter doğayı bir süreliğine. Bu mevsimin son zamanlarını yaşadığımız şu günlerde bile kim bilir belki birileri için yaşamın da son baharıdır. Kim bilir belki de bazıları için ölüm mevsimidir sonbahar… Belki de ölüm zamanı…Acı bir sonbahar yaşıyorum bende,
Bu sonbaharda arka arkaya kaybettiğim yakınlarıma Allah'tan rahmet, ailelerine de başsağlığı diliyorum..